NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
زُرَيْعٍ
حَدَّثَنَا
سَعِيدُ بْنُ أَبِي
عَرُوبَةَ
عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ خِلَاسٍ
وَأَبِي
حَسَّانَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُتْبَةَ
بْنِ
مَسْعُودٍ
أَنَّ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
مَسْعُودٍ
أُتِيَ فِي
رَجُلٍ
بِهَذَا
الْخَبَرِ
قَالَ
فَاخْتَلَفُوا
إِلَيْهِ
شَهْرًا أَوْ
قَالَ
مَرَّاتٍ
قَالَ
فَإِنِّي أَقُولُ
فِيهَا إِنَّ
لَهَا
صَدَاقًا
كَصَدَاقِ
نِسَائِهَا
لَا وَكْسَ
وَلَا شَطَطَ
وَإِنَّ
لَهَا
الْمِيرَاثَ
وَعَلَيْهَا
الْعِدَّةُ
فَإِنْ يَكُ
صَوَابًا
فَمِنْ اللَّهِ
وَإِنْ
يَكُنْ
خَطَأً
فَمِنِّي
وَمِنْ الشَّيْطَانِ
وَاللَّهُ
وَرَسُولُهُ
بَرِيئَانِ
فَقَامَ
نَاسٌ مِنْ
أَشْجَعَ
فِيهِمْ
الْجَرَّاحُ
وَأَبُو
سِنَانٍ
فَقَالُوا
يَا ابْنَ مَسْعُودٍ
نَحْنُ
نَشْهَدُ
أَنَّ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ قَضَاهَا
فِينَا فِي
بِرْوَعَ
بِنْتِ وَاشِقٍ
وَإِنَّ
زَوْجَهَا
هِلَالُ بْنُ
مُرَّةَ
الْأَشْجَعِيُّ
كَمَا
قَضَيْتَ
قَالَ
فَفَرِحَ
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ
مَسْعُودٍ
فَرَحًا
شَدِيدًا حِينَ
وَافَقَ
قَضَاؤُهُ
قَضَاءَ
رَسُولِ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Abdullah b. Utbe b.
Mes'ûd'dan; demiştir ki; şu (önceki 2114.) hadîste (söz konusu edilen) kişi
hakkında (fetva almak üzere) Abdullah b. Mes'ûd'a gelindi. Ona (bu fetva için)
bir ay süreyle gelip gittiler, -Yahutta- defalarca (ona gelip) gittiler.
(Bunun üzerine Abdullah
b. Mes'ûd) dedi ki:
"Ben bu meselede
(kendi görüşümü) söylüyorum o kadın için kendi seviyesindeki kadınların
mehri(ni almak hakkı) vardır. Ne eksik (verilebilir) ne de fazla(sını
alabilir). Mîrâs(dan pay alma hakkı) da vardır. Kendisine de iddet (beklemek)
gerekir. Eğer (bu fetva) doğru ise, Allah'dandır, yanlış ise benden ve
şeytandandır. Allah ve Rasûlü bundan beridirler."
Bunun üzerine Eşca'
(kabilesin)den bâzı kimseler ayağa kalktı(lar) içlerinde El-Cerrâh ile Ebû
Sinan da vardı. Dediler ki:
"Ey İbn Mes'ûd!
Resûlullah (s.a.v.) bizim aramızda (iken) Berua' bint Vâşık hakkında aynen
böyle senin verdiğin gibi hüküm verdi." ve o kadının (ölen) kocası da
Halil b. Mürre el-Eşcaî'dir.- (Abdullah b. Utbe) dedi ki:
Bunun üzerine Abdullah
b. Mes'ûd, hükmü, Resülullah'ın (s.a.v.) hükmüne uyduğu için son derece
sevindi.
İzah:
Tirmizî, nikâh, Nesâî,
nikâh
Şafiî ulemâsından
Hattâbî'nin beyânına göre metinde geçen "Eğer bu fetvam yanlış ise benden
ve şeytandandır. Allah ve Rasûlü bundan beridir." cümlesinin manası:
"Allah ve Resulü kitap ve sünnette açıklanmadık hiçbir şey bırakmadılar.
Gerek açık ibarelerle gerekse kapalı ifâdelerle bütün doğruları
açıklamışlardır. Buna rağmen ben bu meselede yanlış fetva vermişsem bu hata
benim noksanlığımdan ve şeytanın beni yanıltmasından dır. Allah ve Resulü bu
hatâdan münezzehtirler", demektir.
Yine metinde geçen Ebû
Sinan'dan maksad, 2114 numaralı hadîs-i şerîfte geçen Ma'kıl b. Sinan
(r.a.)'dır. Binâenaleyh bu mübarek sahâbîyi yine sahâbe-i kiramdan olan ve
Hendek Muharebesinde şehîd düşen Ebû Sinan el-Ensârî ile karıştırmamak gerekir.